8 Aralık 2009 Salı

voleybol tarihi

Dünyada Voleybol

1895'de, eğitmen William G. Morgan, YMCA' da (Young Men's Christon Association), işadamları sınıfları için basketbol, beysbol, tenis ve hentbol öğelerini harmanlayarak basketboldan daha az fiziksel güç gerektiren bir oyun geliştirmeye karar verdi. Voleybol oyunu mintonette adıyla yarattı. Morgan tenisten fileyi aldı ve bunu zeminden ortalama bir erkeğin boyunun biraz üstünde kalacak şekilde 2.10 m yüksekliğe yerleştirdi.

Mintonette oyunu, en kısa söyleyişle, "topu yere düşürmeden karşı alana atmak" diye tanımlanabilirdi. Yani topa havadayken vurmak. Oyunu izleyenlerden Profesör Albert T. Halstead "Mintonette" yerine "volley Ball" adını önerdi. "Volley " tenis ile futbolda kullanılan bir terimdi. "Topa yere değmeden vurmak" anlamına Mintonette oyununun temel özelliğine çok uygun düştüğü için bu ad hemen benimsendi. (1952 yılında, yani elli altı yıl sonra, A.B.D Voleybol birliği bu iki sözcüğü birleştirerek "Volleyball" diye yazılmasına karar vermiştir.)

Voleybol Kronolojisi

1895: William G. Morgan voleybol oyununu yarattı.
1900: Oyun için özel bir top kullanılmaya başlandı.
1916: Filipinler'de, hücüma dönük pas ve smaç organizasyonu tanıtıldı.
1917: Set sayıları 21 sayıdan 15 sayıya değiştirildi.
1920: Üç vuruş ve arkadan hücum kuralları eklendi.
1930: İlk iki kişilk sahil oyunu oynandı.
1947: Uluslararası Voleybol Federasyonu (Federation Internationale De Volley-Ball - FIVB) kuruldu.
1948: İlk 2 kişilik sahil turnuvası düzenlendi.
1949: İlk Dünya Şampiyonası Çekoslovakya, Prag'da gerçekleşti. Çekoslovakya şampiyon oldu.
1952: Bayanlar arası ilk Dünya Şampiyonası Moskova'da yapıldı ve Sovyetler Birliği şampiyon oldu.
1964: Voleybol Tokyo Olimpiyatlarında oyunlara eklendi.
1983: Profesyonel Voleybol Birliği (AVP) kuruldu.
1986: Bayanlar Profesyonel Voleybol Birliği (WPVA) kuruldu.
1990: Dünya Ligi oluşturuldu.
1995: Voleybol 100 yaşına girdi!
1996: 2 kişilik sahil voleybolu Olimpiyat Sporu olarak kabul edildi.
2002: Sahil voleybolu ölçüleri 8m x 8m boyutuna indirildi.

Güzel Sözler

1-)Otelimizde hiç fare yoktur hepsini fareler yedi.
2-)Caps Lock tuşun açık kalmış be yavrum,çok büyük konuşuyorsun.
3-)Ben senin tahmin edebileceğin kadar değil tamammül edemeyeceğin kadar sevdim.
4-)Sevdama hiç kimseye senin kadar yakışmadı ve sevdam hiç kimseyi senin kadar yaşatmadı.
5-)KUMARI bırakacağıma BAHSE girerim.
6-)İstediğinizi söyleyin emniyettesiniz dediler,söyledik EMNİYETTEYİZ.
7-)Eskiden ekmek aslanın ağzındaydı şimdi aslan da aç.




COK İLGİNÇ

Ahtapot
14-15 yaşlarındaki bir kızda durup dururken hamilelik belirtileri başlamış: Karnı hafiften şişkinleşmiş, kusma nöbetleri geliyormuş, sabahları yataktan hasta gibi kalkıyormuş... Fakat kız annesine ısrarla böyle bi şeyin mümkün olamayacağını, çünkü hiç bir erkekle bu sonucu doğuracak kadar yakın temasta bulunmadığını iddia ediyormuş.
Fakat zaman geçtikçe hem karnı büyümeye devam etmiş, hem de diğer belirtilerde değişiklik olmamış. Annesi, “Bu yaşta... Allahım Allahım, kepazelik bu” dese de kız hala hamile olmadığını söylüyormuş. Sonunda anne küçük bi kasabada yaşıyor olmalarına rağmen çıkacak söylentileri göze alarak kızını hastaneye götürmüş. Ancak çekilen ultrasondan sonra kızın inkarlarında samimi olduğu anlaşılmış. Çünkü karnında son derece büyük boyutlara ulaşmış bir tümör tesbit edilince şişkinliğin ve diğer belirtilerin asıl sebebi ortaya çıkmış.

Vakit kaybetmeden, apar topar ameliyata alınmış tabii. Doktorlar rutin kabul edilen bu operasyon sırasında karnı açmışlar ve işte o an gördükleri manzara karşısında şok olmuşlar. Meğerse tümör sandıkları şey kocaman bir ahtapotmuş. Üstelik kıpır kıpırmış da hayvan, yani canlıymış.

Olayın aslı sonradan anlaşılmış. Kız üç-dört ay önce ailesiyle birlikte okyanus kenarındaki bir kasabada tatil yapmış. Ahtapot yumurtaları da mikroskobik boyutlarda olurmuş ve bunlardan doğal olarak okyanus sularında milyarlarca varmış. Kız muhtemelen yüzerken yuttuğu sularla beraber bu yumurtalardan da indirmiş mideye. İşte bunlardan biri de, milyonda bir görülecek biçimde de olsa, kızın vücudunun içinde yaşamayı, hatta büyüyüp gelişmeyi başarmış.
__________________________________________________

Bu sene taytın üzerine giyilen tunikler çok moda!!!! Yandaki resmi ele aldığımızda tuniğin siyah ve gri renkleri ve beli saran kurdeleyle birlikte şık ve aynı zamanda da spor bir göriünüm elde edilmiş.

Guinnes rekorlar kitabından ilginç seçmeler




kaktus adam denen bu kanadalı genç adam cildine tam bin tane iğne batırarak kaktüs adam olma rekorunu kırdı

Badamsinh Juwansinh Gurjar dünya rekorunu kırmak amacıyla bıyıklarını tam 22 yıl kesmedi ve böylece bıyığını tam 3.80 metreye kadar uzattı


28 Kasım 2006 tarihinde Çin’de gerçekleştirilen denemede İngiliz Scott Bell sıcaklığı 653-671 derece arasında değişen ateşten bir yolda 100 metre boyunca yürüme rekorunu kırdı.

İlker Yılmaz 1 Eylül 2004’te gözünden 279.5 cm uzağa süt fışkırttı. Armada Hotel, İstanbul’da gerçekleştirilen rekor denemesinde Yılmaz yeni bir rekorun sahibi oldu.



kaynakça:fotoanaliz.hurriyet.com.tr

ÖZLÜ SÖZLER

Bilgi büyük adamı alçak gönüllü yapar, normal adamı şaşırtır, küçük adamı ise kibirlendirir.
Brigitte

Bilgi cesaret verir, cehalet küstahlık.
Terry

Bilgi insanı kuşkudan,iyilik acı çekmekten,kararlı olmak da korkudan kurtarır.
Konfüçyüs

Bilginin efendisi olmak için çalışmanın uşağı olmak gerekir.
Honore De Balzac

Bilginin olduğu yerde bilenler, aklın olduğu yerde düşünenler vardır.
Yusuf Has Hacip

Bilgisiz bir kimse savaş davuluna benzer, sesi çok, içi boştur.
Sadi

Bilgisizlik kolay ve rahat elde edildiği için çoğunluk bilgisizdir.
La Bruyere

Bilgiyi elde ettikten sonra halka söylemeyen, belletmeyen kişi,zengin olup da yoksul doyurmayan kimseye benzer.
Hz.Muhammet (S.A.V.)

Bilgiyle dirilenler ölmez.
Hz. Ali (r.a.)

Bir çivi yüzünden bir nal,bir nal yüzünden bir at,bir at yüzünden de bir atlı gidiverir.
Franklin

Bir dert atlatıldıktan sonra,insana bir kazanç olur.
Goethe

Bir devlet adamının kalbi kafasında olmalıdır.
Napoleon

Bir güzel söz söyleme sanatı varsa, bir de güzel anlama ve dinleme sanatı vardır.
Epiktetos

Bir insan hayranlık duyup sevebildiği sürece sonsuza kadar genç demektir.
Pablo Casals

Bir insan köprü kurar, bin insan geçer.
Özbek Atasözü

Bir insan parmağını başkasına uzatınca, üç parmağın da kendisine uzatıldığını unutmamalıdır.
Louis Nizer

Bir kapının kapalı olduğunu anlamak için o kapıyı itmek gerekir.
Montaigne

Bir miktar eğlence olmadıkça; hiçbirşeyi başaramazsınız.
Charles Knight

Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlar zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin yaşayacak neticeleri vermesi, ancak irfan ordusuyla kaimdir.
Atatürk

Bir öğretmen ebediyete hükmeden insandır. Tesirlerinin nerede biteceği asla bilinemez.
Henry Adams

Bir problemin güç olduğunu söyleme; eğer o güç olmasaydı, zaten problem olmazdı.
F. Foch

Bir şeye ait her şeyi öğrenin; her şeye dair bir şeyler bilin.
Var Dyke

Bir şeyi ezberlemek, bilmek demek değildir.
Montaigne

Bir şeyi gerçekten bilmek, onu anlatmakla olur.
Sokrates

Bir ülkede okumaya karşı istek artmadıkça, gaflet ve bundan doğacak felaket azalmaz.
B. Franklin

Futbolun Tarihi

FUTBOLUN TARİHÇESİ



İnsanoğlunun "top" ile oynamaya başlamasının tarihi çok eskilere dayanıyor. Mısır'da mezarlardaki duvar resimlerinde ayakla top oynayan insan figürlerine rastlanmıştır. Hatta bu zamandan kalma, 7.5 cm çapında deri veya ketenden yapılmış toplar 2500 yıl önceden günümüze kadar ulaşmıştır ve kimi müzelerde sergilenmektedir. Homeros da "Odiesa"da top oyunlarından bahseder. M.Ö 2500 yıllarında da Çin'de yere dikilmiş iki mızrak arasından bir topu tekmelemek suretiyle geçirmeye çalışarak talim yapıldığı bilinmektedir.

Orta Asya Türklerinin de kız ve erkeklerden kurulu karma takımlarla, topa elle dokunmadan, sadece ayak ve kafa ile vurularak rakip kaleden içeri atmaya çalışarak bir oyun oynadıklari kaynaklarda yer alıyor. İçlerinde Kaşgarlı Mahmut'un da bulundugu pek çok tarihçinin kitaplarında da Türklerin oynadığı "Tepük" isimli bir oyundan bahsedilir. Bu oyunun söylenen kuralları günümüz futbolununkilere oldukça benzer. Elle oynamak yasaktır, faullü hareketler tespit edilmiştir, top oyun alanının dışına çıkamaz...

Futbol tarih boyunca hemen hemen bütün medeniyetlerde benzer biçimlerde boy gösterdikten sonra bugünkü haline en yakin şeklini 17. yüzyılda İngiltere'de almıştır. Daha sonraki gelişimi ise şöyle gösterilebilir:

1841 - Futbol topunun tam bir küre biçiminde olmasının kabulü

1848 - "Cambridge kuralları" adı altında futbol kuralları toplanmış ve bu kurallarla ilk futbol maçı Cambridge'de ögrenciler arasında ilk futbol maçının oynanması.

1855 - Bir İngiliz takımının ilk kez yurt dışına çıkarak futbol oynaması ve böylece Almanya'da futbolun temelini atması

1857 - İngiltere'de ilk futbol kulübü Sheffield Club'in kurulması.

1863 - İngiltere Futbol Federasyonu'nun ve böylece modern futbolun doğuşu.

1870 - Portekiz'de oturan İngilizlerin burada futbolu yaymaya başlamaları.

1871 - "Kral Kupası" veya "İngiltere Federasyon Kupası" nın başlaması

1872 - "İngiltere-Iskoçya" : ilk milli maç.

1875 - Kalelere üst direk konulması ve topa kafayla vurulmasına izin verilmesi

1876 - Korner kuralının kabulü

1879 - Glasgow'dan Darwen'e para teklifiyle futbolcu getirilerek profesyonellik yolunun açılması.

1882 - Futbol kurallarında değişiklik yapmaya yetkili "International Board"un kurulması

1885 - Profesyonelliğin İngiltere'de resmen kabulü

1886 - Ofsayt kuralının kabulü

1889 - Danimarka ve Hollanda'da futbol federasyonlarının kurulması

1890 - Futbol maçlarında tam yetkinin hakemlere verilmesi

1891 - Penaltının kabulü

1893 - Amerika'da ilk futbol federasyonunun Arjantin'de kurulması

1895 - İngiltere'de bayanların ilk futbol maçını oynaması

1899 - Sürenin 90 dakika, ölçülerin 118.4 x 91.4 olarak belirlenmesi

1901 - Sheffield United - Tottenham Hotspur federasyon kupası finalini 110.802 kişinin izlemesi.

1902 - İngiltere dışında oynanan ilk milli maçta Avusturya'nın Macaristan'ı 5-0 yenişi.

1903 - Averajın kabulü

1904 - Belçika, Fransa, Danimarka, Hollanda, İspanya, İsveç, İsviçre'nin FIFA'yı kurması

1906 - Kıtalar arasi ilk milli maçta Güney Afrika'nın Brezilya'yı Brezilya'da 5-0 yenişi.

1907 - Kendi sahasında bulunan bir futbolcunun ofsayt sayılmamasının kabulü

1908 - Londra Olimpiyat Oyunları'nda futbolun ilk kez olimpiyat oyunlarında yer alması.

FUTBOLUN TÜRKİYE'YE GELİŞİ

Modern futbolun İngiltere'den çıkarak yayılması sırasında Osmanlı İmparatorluğu'nun belli başlı ticaret limanlarındaki kentlere yerleşen İngilizler futbolu ülkemize sokan kişiler olmuşlardır. İstanbul, İzmir, Selanik futbolun oynandığı ilk 3 şehir olmuştur. Buralarda İngilizler futbol oynarken Rumlar da onlara katılmışlar ve hem futbol oynayanlar hem de takımlar önemli sayıda artmıştır. Osmanlı topraklarında ilk futbol maçının 1875'te Selanik'te oynandığı bilinmektedir. 1877 yılında ise İzmir'in Bornova çayırlarında futbol maçları yapılmıştır. Ancak, bu sıralarda Müslüman gençlerin futbol oynamaları hoş karşılanmayacağı için Türklerin futbol oynamaları için biraz daha süre geçmesi gerekmiştir. İzmir'de ilk futbol kulübü 1894 yılında İngilizler tarafındanFootball Club Smyrnakurulmuş ve adı "Football Club Smyrna" olmuştur. İstanbul'da futbol oynanmaya başlanması ise ancak 1895 yılında Kadıköy ve Moda'da olmuştur. İzmir'den İstanbul'a göçen İngilizler burada futbol oynamışlardır. Buradaki Rumlar da futbola merak salmışlardır ve futbol İstanbul'da çok büyük bir hızla yayılmıştır. 1897, 1898, 1899, 1904 yıllarında İzmir karması ve İstanbul karması 4 maç oynamışlar ve bunların tümünü İzmir karması kazanmıştır. 1906 yılında Atina'da düzenlenen "Ara Olimpiyat"ta İzmir karması ve Selanik karması yer almıştır. İzmir karması bu turnuvada 2., Selanik karması da 3. olmuştur. İzmir karması İngilizlerden, Selanik karması ise Rumlardan oluşuyordu.

TÜRKLERIN FUTBOL OYNAMASI

Futbol oynayan ilk Türk 1898 yılında İzmir'de İngilizlerle beraber futbol oynayan Selim Sırrı Tarcan olmuştur. Ancak kendisine "İlk Türk futbolcusu" diyemeyiz. İlk Turk futbolcusu Fuat Hüsnü Bey'dir. İstanbul'da futbolu İngilizlerden görerek merak salan Fuat Hüsnü Bey, daha sonra arkadaşlarını ikna ederek ilk Türk futbol takımını kurmuştur. "Black Stocking" adı alan takım Rumlarla bir maç yapmış ve bu maçı 5-1 kaybetmiştir. Kaçabilenler kaçmış, kaçamayanlar yakalanmıştır ve böylece ilk Türk futbol takımının ömrü uzun olmamıştır. Fuat Hüsnü Bey daha sonra İngilizlerin kurduğu Kadıköy takımında "Bobby" takma adıyla oynamıştır.

TÜRK FUTBOLUNDA İLK KULÜPLER

"Black Stocking" takımının başarısızlığından sonra Türkler uzun süre futbol oynayamamışlardır. Ancak, kimse de bu oyunun cazibesinden kendilerini kurtaramamışlardı. Türkiye'de kurulan kulüplerin hemen hemen hepsi futbol kulübü olarak kurulmuştur. Bir önemli istisna "Beşiktaş Jimnastik Kulübü"dür. İlk futbol kulübü ise "Galatasaray"dır.


İSTANBUL KULÜPLERİ :

FENERBAHÇE SPOR KULÜBÜFenerbahçe-1956

1907'de Kadıköy'de kurulmuştur. İlk olarak Sarı-Beyaz renkleri seçen Fenerbahçe daha sonra Sarı-Lacivert renkleri kullanmıştır. 1908-1909 sezonunda İstanbul Ligine katılan Fenerbahçe ilk şampiyonluğunu 1911-1912 sezonunda kazanmıştır. İşgal yıllarında düşman askerlerin takımlarına karşı aldığı başarılarla gönüllerde taht kuran Fenerbahçe Galatasaray'la birlikte en çok taraftara sahip iki takımdan biri olmuştur.

GALATASARAY SPOR KULÜBÜ

Mekteb-i Sultani (Galatasaray Lisesi) ögrencileri tarafindan 1905'te kurulmuştur. İlk başlarda Kırmızı-Beyaz renkleri seçen Galatasaray, daha sonra Sarı-Siyah ve son olarak da Sarı-Kırmızı renklerle sahaya çıkmıştır. İlk maçını Barhau İngiliz gemisiyle yapan Galatasaray 1906-1907 sezonunda İstanbul Futbol Ligine katılmıştır. 1908-1909 sezonunda da bu ligde şampiyon olmuştur. 1911 yılında Romanya ve Macaristan'a giderık yurt dışında Türk futbolunu temsil eden ilk takım olmuştur. Bükreş'te Bükreş karmasını 11-1 yenmiştir.

BEŞİKTAŞ JİMNASTİK KULÜBÜ

1903 yılında "Beşiktaş Bereket Jimnastik Kulübü" adıyla kuruldu. Barfiks, paralel, halter, güreş, boks ve aletli jimnastik, eskrim dallarında faaliyet göstermişlerdir. Bir süre sonra adı "Beşiktaş Osmanlı Jimnastik Kulübü" olmuştur. Futbolun oynanması ise 1910'lu yıllarda başlamıştır. Önceleri Kırmızı-Beyaz olan renkleri daha sonra Siyah-Beyaz olarak değiştirilmiştir. Çeşitli dallarda büyük başarılar kazanmasına rağmen Beşiktaş futbolda 1920'li yıllarda aldığı seri başarılarla adını duyurmuştur.


KADIKÖY FUTBOL KULÜBÜ

İngilizlerin kurduğu Kadıköy, İstanbul'un ilk futbol kulübüdür. 1905-1906 ve 1906-1907 yıllarında İstanbul Liginde şampiyon olmuştur.

MODA FUTBOL KULÜBÜ

1903 yılında İngilizlerce kurulmuş, 1907-1908'de şampiyon olmuştur.

ELPIS FUTBOL KULÜBÜ

1904 yılında Kadıköylü Rumlar tarafından kurulmuş, ligde hiç bir zaman başarılı olamamıştır. IMOGENE FUTBOL TAKIMI İngilizlerin aynı adı taşıyan gezi gemisinin mürettebatının oluşturduğu bir takımdı. 1904-1905 şampiyonu oldu.

TATAVLA HERAKLIS JIMNASTIK KULÜBÜ

1896 yılında önceleri jimnastik, atletizm, güreş dallarında faaliyet göstermek üzere kurulmuştur, 1910'lu yılların sonunda futbol da oynanmaya başlanmıştı. Halen "Kurtuluş Gençlik Kulübü" olarak faaliyetini sürdürmektedir.

ANADOLU SPOR KULÜBÜ

1908 yılında Burhan Felek ve arkadaşlarının girişimiyle kurulmuştu. Halen faaliyetlerini sürdürmektedir.

VEFA TERBİYE-İ BEDENİYYE KULÜBÜ

1908'de, üç takımın birleşmesiyle oluşan kulüp İstanbul'un belli başlı kulüplerinden biri olmuştur.

BEYKOZ ZİNDELER İDMAN YURDU

Beykoz Sark İdman Yurdu ve Beykoz Zindeler Yurdu'nun birleşmesiyle oluşan kulüp, uzun yıllar başarılar kazanmıştır.

SÜLEYMANİYE TERBİYE-İ BEDENİYE KULÜBÜ

1911 yılında kurulmuştur.

ANADOLUHİSARI İDMAN YURDU

1912 yılında kurulmuştur.

HİLAL SPOR KULÜBÜ

1912 yılında kurulmuştur.

TELEFONCULAR

İstanbul Telefon Şirketinin İngiliz teknisyen ve işçileri 1912'de kurmuştur, 1914'te harp hali nedeniyle hükümetçe kapatılmıştır.

ALTINORDU İDMAN YURDU

1910 yılında Galatasaray'a kardeş kulüp olarak kurulan Progress International, 1914 yılında bu adı almıştır. Dahiliye Naziri'ni başkanlığa getirerek hem mali destek sağlamış hem de hükümetten destek alarak cepheye asker yollamayan tek kulüp olmuştur. Mali yönden kuvvetlenince yaptığı transferlerle İstanbul liginde şampiyonluk da kazanmıştır.

PERA SPOR KULÜBÜ

1914 yılında bir Rum kulübü olarak kurulmuştur. Kurtuluş Savaşı sonunda kaçmayan Rumlar "Beyoğluspor" adıyla kulübün yaşamını sürdürmüşlerdir.

İTTİHAT SPOR KULÜBÜ

1920'de Altınordu'dan ayrılanlar tarafından kurulmuştur. Ömrü pek uzun olmamıştır.

DARÜŞŞAFAKA

Darüşşafaka Lisesi öğrencileri tarafından kurulmuştur.

BEYLERBEYİ SPOR KULÜBÜ

1919 yılında kurulmuştur.

MAKABİ SPOR KULÜBÜ

1913 yılında Museviler tarafından kurulmuştur. 1930'lu yılların sonunda faaliyetini bitirmiştir.

EYÜP SPOR KULÜBÜ

1917'de kurulmuştur. Halen faaliyetlerini sürdürmektedir.

KASIMPAŞA SPOR KULÜBÜ

1921'de kurulmuştur. Halen faaliyetlerini sürdürmektedir.

TOPKAPI İDMAN YURDU

1921'de kurulmuştur.

ARMSTRONG-VICKERS

1912'de aynı adlı İngiliz firmasının memur, teknisyen ve işçileri tarafından kurulmuştur. 1914'te hükümetçe kapatılmıştır.

TÜRK İDMAN OCAGI

1912'de kurulmuştur. 1.Dünya Savaşı sırasında kapanmıştır.

SARIYER SPOR KULÜBÜ

1923'te kurulmuştur.

İSTANBUL SPOR KULÜBÜ

İstanbul Erkek Lisesi öğrencileri tarafşndan 1926'da kurulmuştur.

KARAGÜMRÜK SPOR KULÜBÜ

1926'da kurulmuştur. Halen faaliyetini sürdüren kulüp büyük başarılar kazanmıştır.

FERİKÖY SPOR KULÜBÜ

1927'de kuruldu.

GÜNEŞ SPOR KULÜBÜ

1923'te çok güçlü futbolcularla kurulan kulüp 10 yıldan fazla bir süre varlığını sürdürdü.


İZMİR KULÜPLERİ

KARŞIYAKA SPOR KULÜBÜ

1912 yılında "Karşıyaka Terbiye-i Bedeniyye Kulübü" adıyla kuruldu. İzmir'in işgali sırasında tüm İzmir takımları gibi faaliyetini bir süre kestikten sonra yeniden canlanan Karşıyaka , öncelikle "Karşıyaka Gençlerbirliği" , daha sonra "Karşıyaka Spor Kulübü" adlarını aldı. 'K' , 'S' , 'K' harflerinin eski dilde okunuşlarından oluşan "KAF-SİN-KAF" sözüyle ölümsüzleşti ve Türk futbolunun en başarılı kulüplerinden oldu.

ALTAY SPOR KULÜBÜ

1914'te "Hilal" adıyla kuruldu. Kısa süre sonra "Altay" adını aldı. İşgal sırasında faaliyetlerine ara verdikten sonra yeniden çok güçlü bir şekilde futbola başlayan Altay, 1923-1924 sezonunda ilk İzmir Futbol Ligi'nin şampiyonluğunu kazandı. Daha sonraki yıllarda da başarılarına devam eden Altay 1. Profesyonel Futbol Ligi'nde 3 büyüklerden sonra en çok kalan takım ünvanına sahiptir. 2. lige düştüğü 2 sezonda da hemen o sene 2.lig sampiyonluğunu kazanarak 1. lige dönmüştür.

İZMİR İDMAN YURDU

1919'da Yunan işgali sırasında işgalcilere karşı bır hırsla kurulan kulüp, Rum takımlarına karşı aldığı başarılarla adını duyurmuştur. Çok ünlü kişilerin oynadığı futbol takımında eski başbakanlarımızdan Adnan Menderes de yer almıştır. İzmir kurtulduktan kısa süre sonra dağılmıştır.

ALTINORDU SPOR KULÜBÜ

1923'te Altay'dan ayrılan bazı futbolcular tarafından kuruldu ve kısa sürede büyük başarılar kazandı. İzmir'in en başarılı kulüplerinden biri olan Altınordu, günümüzde yaşadığı bazı sorunlara rağmen Türk futbolunda çok önemli bir yere sahiptir.

İZMİRSPOR

Türkiye'de futbol ilk defa 1900 yılında İzmir'de başlamıştır. Bu tarihte ülkemizde kurulan ilk kulüpler ise azınlıkların İzmir'de kurmuş olduğu Panoinios, Apollon ve Peleops kulüpleridir. Azınlıkların kurduğu bu takımlar sayesinde futbolla tanışan İzmir halkı 1912 yılında Karşıyaka Kulübü'nü 1914 yılında da Altay Kulübü'nü kurarak Türk Futbolu'nun temellerini atmışlardır. Bunun ardından yine azınlıkların kurduğu Garibaldi ve Maccabi takımlarıyla birlikte kulüp sayısı da hızla artarak, ülkenin diğer yörelerindeki futbol hareketlerine öncülük edilmiştir. Türkiye'de futbolun resmi organizasyonu ise 1923 yılında Türkiye Futbol Federasyonu'nun kurulmasıyla sağlanmıştır. İşte İzmirspor Kulübü'nün kuruluşu da bu döneme isabet eder.

Bugünki adıyla İzmirspor Kulübü, 1923 yılında Eşrefpaşa semtinin ileri gelenleri tarafından, muhitin gençlerine yararlı faaliyetler kazandırmak amacıyla Turuncu-Siyah renklerle ve Altınay Kulübü adıyla kurulur. Bundan birkaç ay sonra Eşrefpaşa semtinin alt tarafında Altıntaş'ta kurulan Kırmızı-Siyah renklere sahip Sakarya Kulübü ile Altınay Kulübü zamanla semt içi sıkı bir rekabete girişirler. İki kardeş ekibin arasındaki bu tatlı rekabetin gittikçe sertleşmesi üzerine camianın ileri gelenleri bunları ortak bir çatı altında birleştirmeyi uygun görürler. Yapılan ortak çalışmalar sonucunda, 28 Kasım 1930 tarihinde, Altınay ve Sakarya kulüpleri bir çatı altında birleştirilerek İZMİRSPOR kurulur. Bu yeni takımın renkleri de çekirdeğini oluşturan eski kulüplerden tamamen farklı olarak MAVİ-BEYAZ 'dır. Oluşturulan bu karma ekip, aynı zamanda iki camianın bir araya getirilmesinin gücünü de kendisinde topla*****, başarılı ve güçlü bir ekip olmuştur.

İzmirspor adıyla yapılan ilk resmi maç ise, 23 Ocak 1931 tarihinde Alsancak Stadı'nda o zamanın yine bir İzmir ekibi olan Türkspor ile yapılmış ve bu maç da 5-0 gibi farklı bir sonuçla kazanılmıştır. Daha sonra İzmirspor takımı, 30 Mayıs 1931 yılında Yunanistan'ın Sakız Adası'na giderek burada ilk dış temaslarını gerçekleştirir. Burada, adanın güçlü ekiplerinden Lelaps ve Astrips takımlarıyla bir dizi maçlar yapılır.

Yine aynı yıl 29 Ekim 1931 tarihinde İzmirspor için diğer önemli bir olay daha gerçekleşecektir. Bu tarihte, Malül Gaziler Kupası'nda Karşıyaka futbol takımı ile yapılacak olan bir maç için, zamanın Birinci Ordu Komutanı olan, Fahrettin Altay Paşa, diğer askeri erkan ve yine zamanın İzmir Valisi Kazım Dirik Paşa da maçı seyretmeye gelirler. Soyunma odasında futbolculara moral vermek isteyen Fahrettin Altay Paşa, yurt dışından getirilen Mavi-Beyaz çubuklu formaları görünce, bunların yıllarca karşısında savaşlar verilen Yunan bayrağına benzediğini düşünmüş ve bu renklerin acilen değiştirilmesini istemiştir. Bunun üzerine takım, acilen İzmir (Atatürk) Lisesi' nden getirilen Sarı-Mor formalarla maça çıkmış, daha sonra da takımın forma renginde küçük bir değişiklik yapılarak bugünkü renkleri olan LACİVERT-BEYAZ renkler kabul edilmiştir.

Türkiye'de futbolun diğer yörelerde de hızla gelişmeye başlamasıyla, hepsi birer semt takımları halinde olan İzmir takımlarının diğer illerle rekabet gücünü arttırmak amacıyla 1937 yılında birleştirilmesi fikri ortaya atılır. Bu fikir çerçevesinde kulüplerin ileri gelenleri bir araya gelerek yaptıkları bir dizi çalışmalar sonucunda; İzmirspor ve Göztepe birleşerek DOĞANSPOR, Altınordu-Altay ve Bucaspor bierleşerek ÜÇOK, Bornovaspor ve Karşıyaka birleşerek YAMANLAR kulüplerini oluştururlar. Fakat bu birleşme de çok verimli olmaz ve ekipler kendi kimliklerinde bir türlü feragat edemedikleri için sezon sonunda birleşme tekrar dağılır. Bu dağılmadan sonra İzmirspor, kısa bir süre ATEŞSPOR adıyla faaliyetine devam ettiyse de sonunda bu gün kadar İzmir'imizin adını taşıyan tek ekip olarak yaşamını sürdürmeyi başarmıştır.

Önceleri mahalli ligler halinde oynanan Türkiye Ligi karşılaşmalarının Milli Lig haline getirilmesiyle, Türkiye Futbol Ligleri kurulur. Türkiye Birinci Futbol Ligi tarihinde ilk resmi lig maçı, İzmirspor ile Beykoz kulüpleri arasında oynanmış ve hakem olarak Osman YEŞEREN tarafından yönetilmiştir. 21 Şubat 1959 tarihinde oynanan bu tarihi maçta İzmirspor Beykoz'u 2-1 yenerek Türk futbol ligi tarihine geçer. Ayrıca resmi liglerdeki atılan ilk gol de yine bu maçta İzmirspor'lu Özcan ALTUĞ tarafından, Beykoz kalecisi Sıtkı'ya atılan goldür.

İzmirspor futbol takımı, o yıllardan beri yıllarca Türkiye Birinci, İkinci ve Üçüncü liglerinde mücadeleler vermektedir. Bunların içinde sevinçili ve üzüntülü çeşitli dönemler geçirmiştir. Türkiye Birini Ligi'nde 9 yıl mücadele etmiş ve ligde zaman zaman ses getirecek başarılara da imzalar atabilmiştir.

1946-1948 yılları arasında kulübün bu günki merkez yönetim binası, spor okulları, halı sahalar ve spor ve düğün salonlarının bulunduğu arazi İzmir Belediyesi'nden satın alınmıştır. Buraya o yıllarda sadece bir semt sahası ve kulüp binası yapılabilmiş daha sonra 1973 yılında bugünkü modern binalar ve tesisler kurulmuştur. Eski idman tesislerinin bulunduğu yıllardaki adıyla " Talebe Çayırı " denilen bu tesislerden seneler boyunca Metin Oktay, Tarık Gencay, Seyfi Talay, Samiz Özok, B.Mustafa ve onlar gibi unutulmaz futbolcular yetişmiştir. Bunlardan Metin Oktay futbolda bütün Türkiye'nin gururu olmuştur. İzmirspor ve Galatasaray formaları altında sadece lig maçlarında toplam 217 gol gibi bir rekorun da sahibidir.

Talebe Çayırı'nın imara açılmasıyla aynı yere çevre halkının Gökdelen adını verdiği apartman siteleri ve bugünki merkez binalar yapılır. Daha sonra bu apartmanların önemli bir bölümünün satılmasıyla da 1975 yılında, bu gün için paha biçilemeyen İnciraltı arazisi satın alınır. Daha sonra buraya kurulan ve yakın tarihimize kadar bir çok bölümünün yapımı devam etmiş olan bu arazide bugün, İzmirspor'un tüm ekibiyle konaklama ve kamp yapabileceği meşhur İnciraltı tesisleri mevcuttur. Bu sayede İzmirspor kulübü çok sayıda sporcusunu bir arada kampa alabileceği, konaklama ve beslenme ihtiyaçlarını karşılayabileceği, ayrıca tertemiz bir havada yeşillikler içinde idman yapabileceği Türkiye'de çok az kulübün sahip olabildiği bir ayrıcalığa sahiptir. İzmirspor camiası bu sayede, kulüplerin kendi kamp ve idman tesislerine sahip olması konusunda ülke çapında da bir ilke imza atmış olmanın haklı gururunu yaşamaktadır. Resmi anlamda ilk defa 1978 yılında oluşturulan Spor Okulları çatısında, kulübün Hatay-Bahçelievler ve İnciraltı'ndaki tesislerinde her yıl çeşitli branşlarda 1700 kadar sporcu eğitim görmektedir. Spor okulları, amatör ve genç alt yapılar ve profesyonel futbol takımlarındaki bu kadar çok sayıdaki sporcunun yetiştiği bir kulüp olması İzmirspor'un İzmir ve Türk Sporu'ndaki yerinin öneminin bir kanıtıdır. Bu amatör ve genç branşlardan yetişen sporcular özellikle futbol alanında Türkiye'nin dört bir yanındaki kulüplerde ve milli takımlarda yaygın olarak spor yapmaktadır. Her yıl transfer dönemlerinde İzmirspor'lu futbolcular; Fenerbahçe , Beşiktaş ve Galatasaray gibi liglerin kaderini belirleyen takımların ve İzmirspor'daki sporcu verimliliğinin farkına varan zengin takımların takibindedir.
NOT: İzmirspor tarihi bilgilerindeki katkılarından dolayı Sayın Selahattin Aryal'a teşekkür ederim.

GÖZTEPE SPOR KULÜBÜ

1925'te Altay'dan ayrılan bazı futbolcular tarafından Göztepe semtinde, Sarı-Kırmızı renklerle kuruldu. Kazandığı sayısız şampiyonlukların yanı sıra Avrupa Kupalarında da çok büyük başarılar elde etti. Türk futbolunun en güçlü kulüplerinden biri olan Göztepe son yıllarda 2. ligden 1. lige çıkma uğraşı vermektedir.

ÜÇOK SPOR KULÜBÜ

1937'de Altay, Altınordu, Buca kulüplerinin birleşmesiyle oluştu, 2 yıl sonra kapandı.

DOĞANSPOR KULÜBÜ

1937'de Göztepe, İzmirspor, Egespor kulüplerinin birleşmesiyle oluştu, 2 yıl sonra kapandı.

Futbolun Tarihi

FUTBOLUN TARİHÇESİ



İnsanoğlunun "top" ile oynamaya başlamasının tarihi çok eskilere dayanıyor. Mısır'da mezarlardaki duvar resimlerinde ayakla top oynayan insan figürlerine rastlanmıştır. Hatta bu zamandan kalma, 7.5 cm çapında deri veya ketenden yapılmış toplar 2500 yıl önceden günümüze kadar ulaşmıştır ve kimi müzelerde sergilenmektedir. Homeros da "Odiesa"da top oyunlarından bahseder. M.Ö 2500 yıllarında da Çin'de yere dikilmiş iki mızrak arasından bir topu tekmelemek suretiyle geçirmeye çalışarak talim yapıldığı bilinmektedir.

Orta Asya Türklerinin de kız ve erkeklerden kurulu karma takımlarla, topa elle dokunmadan, sadece ayak ve kafa ile vurularak rakip kaleden içeri atmaya çalışarak bir oyun oynadıklari kaynaklarda yer alıyor. İçlerinde Kaşgarlı Mahmut'un da bulundugu pek çok tarihçinin kitaplarında da Türklerin oynadığı "Tepük" isimli bir oyundan bahsedilir. Bu oyunun söylenen kuralları günümüz futbolununkilere oldukça benzer. Elle oynamak yasaktır, faullü hareketler tespit edilmiştir, top oyun alanının dışına çıkamaz...

Futbol tarih boyunca hemen hemen bütün medeniyetlerde benzer biçimlerde boy gösterdikten sonra bugünkü haline en yakin şeklini 17. yüzyılda İngiltere'de almıştır. Daha sonraki gelişimi ise şöyle gösterilebilir:

1841 - Futbol topunun tam bir küre biçiminde olmasının kabulü

1848 - "Cambridge kuralları" adı altında futbol kuralları toplanmış ve bu kurallarla ilk futbol maçı Cambridge'de ögrenciler arasında ilk futbol maçının oynanması.

1855 - Bir İngiliz takımının ilk kez yurt dışına çıkarak futbol oynaması ve böylece Almanya'da futbolun temelini atması

1857 - İngiltere'de ilk futbol kulübü Sheffield Club'in kurulması.

1863 - İngiltere Futbol Federasyonu'nun ve böylece modern futbolun doğuşu.

1870 - Portekiz'de oturan İngilizlerin burada futbolu yaymaya başlamaları.

1871 - "Kral Kupası" veya "İngiltere Federasyon Kupası" nın başlaması

1872 - "İngiltere-Iskoçya" : ilk milli maç.

1875 - Kalelere üst direk konulması ve topa kafayla vurulmasına izin verilmesi

1876 - Korner kuralının kabulü

1879 - Glasgow'dan Darwen'e para teklifiyle futbolcu getirilerek profesyonellik yolunun açılması.

1882 - Futbol kurallarında değişiklik yapmaya yetkili "International Board"un kurulması

1885 - Profesyonelliğin İngiltere'de resmen kabulü

1886 - Ofsayt kuralının kabulü

1889 - Danimarka ve Hollanda'da futbol federasyonlarının kurulması

1890 - Futbol maçlarında tam yetkinin hakemlere verilmesi

1891 - Penaltının kabulü

1893 - Amerika'da ilk futbol federasyonunun Arjantin'de kurulması

1895 - İngiltere'de bayanların ilk futbol maçını oynaması

1899 - Sürenin 90 dakika, ölçülerin 118.4 x 91.4 olarak belirlenmesi

1901 - Sheffield United - Tottenham Hotspur federasyon kupası finalini 110.802 kişinin izlemesi.

1902 - İngiltere dışında oynanan ilk milli maçta Avusturya'nın Macaristan'ı 5-0 yenişi.

1903 - Averajın kabulü

1904 - Belçika, Fransa, Danimarka, Hollanda, İspanya, İsveç, İsviçre'nin FIFA'yı kurması

1906 - Kıtalar arasi ilk milli maçta Güney Afrika'nın Brezilya'yı Brezilya'da 5-0 yenişi.

1907 - Kendi sahasında bulunan bir futbolcunun ofsayt sayılmamasının kabulü

1908 - Londra Olimpiyat Oyunları'nda futbolun ilk kez olimpiyat oyunlarında yer alması.

FUTBOLUN TÜRKİYE'YE GELİŞİ

Modern futbolun İngiltere'den çıkarak yayılması sırasında Osmanlı İmparatorluğu'nun belli başlı ticaret limanlarındaki kentlere yerleşen İngilizler futbolu ülkemize sokan kişiler olmuşlardır. İstanbul, İzmir, Selanik futbolun oynandığı ilk 3 şehir olmuştur. Buralarda İngilizler futbol oynarken Rumlar da onlara katılmışlar ve hem futbol oynayanlar hem de takımlar önemli sayıda artmıştır. Osmanlı topraklarında ilk futbol maçının 1875'te Selanik'te oynandığı bilinmektedir. 1877 yılında ise İzmir'in Bornova çayırlarında futbol maçları yapılmıştır. Ancak, bu sıralarda Müslüman gençlerin futbol oynamaları hoş karşılanmayacağı için Türklerin futbol oynamaları için biraz daha süre geçmesi gerekmiştir. İzmir'de ilk futbol kulübü 1894 yılında İngilizler tarafındanFootball Club Smyrnakurulmuş ve adı "Football Club Smyrna" olmuştur. İstanbul'da futbol oynanmaya başlanması ise ancak 1895 yılında Kadıköy ve Moda'da olmuştur. İzmir'den İstanbul'a göçen İngilizler burada futbol oynamışlardır. Buradaki Rumlar da futbola merak salmışlardır ve futbol İstanbul'da çok büyük bir hızla yayılmıştır. 1897, 1898, 1899, 1904 yıllarında İzmir karması ve İstanbul karması 4 maç oynamışlar ve bunların tümünü İzmir karması kazanmıştır. 1906 yılında Atina'da düzenlenen "Ara Olimpiyat"ta İzmir karması ve Selanik karması yer almıştır. İzmir karması bu turnuvada 2., Selanik karması da 3. olmuştur. İzmir karması İngilizlerden, Selanik karması ise Rumlardan oluşuyordu.

TÜRKLERIN FUTBOL OYNAMASI

Futbol oynayan ilk Türk 1898 yılında İzmir'de İngilizlerle beraber futbol oynayan Selim Sırrı Tarcan olmuştur. Ancak kendisine "İlk Türk futbolcusu" diyemeyiz. İlk Turk futbolcusu Fuat Hüsnü Bey'dir. İstanbul'da futbolu İngilizlerden görerek merak salan Fuat Hüsnü Bey, daha sonra arkadaşlarını ikna ederek ilk Türk futbol takımını kurmuştur. "Black Stocking" adı alan takım Rumlarla bir maç yapmış ve bu maçı 5-1 kaybetmiştir. Kaçabilenler kaçmış, kaçamayanlar yakalanmıştır ve böylece ilk Türk futbol takımının ömrü uzun olmamıştır. Fuat Hüsnü Bey daha sonra İngilizlerin kurduğu Kadıköy takımında "Bobby" takma adıyla oynamıştır.

TÜRK FUTBOLUNDA İLK KULÜPLER

"Black Stocking" takımının başarısızlığından sonra Türkler uzun süre futbol oynayamamışlardır. Ancak, kimse de bu oyunun cazibesinden kendilerini kurtaramamışlardı. Türkiye'de kurulan kulüplerin hemen hemen hepsi futbol kulübü olarak kurulmuştur. Bir önemli istisna "Beşiktaş Jimnastik Kulübü"dür. İlk futbol kulübü ise "Galatasaray"dır.


İSTANBUL KULÜPLERİ :

FENERBAHÇE SPOR KULÜBÜFenerbahçe-1956

1907'de Kadıköy'de kurulmuştur. İlk olarak Sarı-Beyaz renkleri seçen Fenerbahçe daha sonra Sarı-Lacivert renkleri kullanmıştır. 1908-1909 sezonunda İstanbul Ligine katılan Fenerbahçe ilk şampiyonluğunu 1911-1912 sezonunda kazanmıştır. İşgal yıllarında düşman askerlerin takımlarına karşı aldığı başarılarla gönüllerde taht kuran Fenerbahçe Galatasaray'la birlikte en çok taraftara sahip iki takımdan biri olmuştur.

GALATASARAY SPOR KULÜBÜ

Mekteb-i Sultani (Galatasaray Lisesi) ögrencileri tarafindan 1905'te kurulmuştur. İlk başlarda Kırmızı-Beyaz renkleri seçen Galatasaray, daha sonra Sarı-Siyah ve son olarak da Sarı-Kırmızı renklerle sahaya çıkmıştır. İlk maçını Barhau İngiliz gemisiyle yapan Galatasaray 1906-1907 sezonunda İstanbul Futbol Ligine katılmıştır. 1908-1909 sezonunda da bu ligde şampiyon olmuştur. 1911 yılında Romanya ve Macaristan'a giderık yurt dışında Türk futbolunu temsil eden ilk takım olmuştur. Bükreş'te Bükreş karmasını 11-1 yenmiştir.

BEŞİKTAŞ JİMNASTİK KULÜBÜ

1903 yılında "Beşiktaş Bereket Jimnastik Kulübü" adıyla kuruldu. Barfiks, paralel, halter, güreş, boks ve aletli jimnastik, eskrim dallarında faaliyet göstermişlerdir. Bir süre sonra adı "Beşiktaş Osmanlı Jimnastik Kulübü" olmuştur. Futbolun oynanması ise 1910'lu yıllarda başlamıştır. Önceleri Kırmızı-Beyaz olan renkleri daha sonra Siyah-Beyaz olarak değiştirilmiştir. Çeşitli dallarda büyük başarılar kazanmasına rağmen Beşiktaş futbolda 1920'li yıllarda aldığı seri başarılarla adını duyurmuştur.


KADIKÖY FUTBOL KULÜBÜ

İngilizlerin kurduğu Kadıköy, İstanbul'un ilk futbol kulübüdür. 1905-1906 ve 1906-1907 yıllarında İstanbul Liginde şampiyon olmuştur.

MODA FUTBOL KULÜBÜ

1903 yılında İngilizlerce kurulmuş, 1907-1908'de şampiyon olmuştur.

ELPIS FUTBOL KULÜBÜ

1904 yılında Kadıköylü Rumlar tarafından kurulmuş, ligde hiç bir zaman başarılı olamamıştır. IMOGENE FUTBOL TAKIMI İngilizlerin aynı adı taşıyan gezi gemisinin mürettebatının oluşturduğu bir takımdı. 1904-1905 şampiyonu oldu.

TATAVLA HERAKLIS JIMNASTIK KULÜBÜ

1896 yılında önceleri jimnastik, atletizm, güreş dallarında faaliyet göstermek üzere kurulmuştur, 1910'lu yılların sonunda futbol da oynanmaya başlanmıştı. Halen "Kurtuluş Gençlik Kulübü" olarak faaliyetini sürdürmektedir.

ANADOLU SPOR KULÜBÜ

1908 yılında Burhan Felek ve arkadaşlarının girişimiyle kurulmuştu. Halen faaliyetlerini sürdürmektedir.

VEFA TERBİYE-İ BEDENİYYE KULÜBÜ

1908'de, üç takımın birleşmesiyle oluşan kulüp İstanbul'un belli başlı kulüplerinden biri olmuştur.

BEYKOZ ZİNDELER İDMAN YURDU

Beykoz Sark İdman Yurdu ve Beykoz Zindeler Yurdu'nun birleşmesiyle oluşan kulüp, uzun yıllar başarılar kazanmıştır.

SÜLEYMANİYE TERBİYE-İ BEDENİYE KULÜBÜ

1911 yılında kurulmuştur.

ANADOLUHİSARI İDMAN YURDU

1912 yılında kurulmuştur.

HİLAL SPOR KULÜBÜ

1912 yılında kurulmuştur.

TELEFONCULAR

İstanbul Telefon Şirketinin İngiliz teknisyen ve işçileri 1912'de kurmuştur, 1914'te harp hali nedeniyle hükümetçe kapatılmıştır.

ALTINORDU İDMAN YURDU

1910 yılında Galatasaray'a kardeş kulüp olarak kurulan Progress International, 1914 yılında bu adı almıştır. Dahiliye Naziri'ni başkanlığa getirerek hem mali destek sağlamış hem de hükümetten destek alarak cepheye asker yollamayan tek kulüp olmuştur. Mali yönden kuvvetlenince yaptığı transferlerle İstanbul liginde şampiyonluk da kazanmıştır.

PERA SPOR KULÜBÜ

1914 yılında bir Rum kulübü olarak kurulmuştur. Kurtuluş Savaşı sonunda kaçmayan Rumlar "Beyoğluspor" adıyla kulübün yaşamını sürdürmüşlerdir.

İTTİHAT SPOR KULÜBÜ

1920'de Altınordu'dan ayrılanlar tarafından kurulmuştur. Ömrü pek uzun olmamıştır.

DARÜŞŞAFAKA

Darüşşafaka Lisesi öğrencileri tarafından kurulmuştur.

BEYLERBEYİ SPOR KULÜBÜ

1919 yılında kurulmuştur.

MAKABİ SPOR KULÜBÜ

1913 yılında Museviler tarafından kurulmuştur. 1930'lu yılların sonunda faaliyetini bitirmiştir.

EYÜP SPOR KULÜBÜ

1917'de kurulmuştur. Halen faaliyetlerini sürdürmektedir.

KASIMPAŞA SPOR KULÜBÜ

1921'de kurulmuştur. Halen faaliyetlerini sürdürmektedir.

TOPKAPI İDMAN YURDU

1921'de kurulmuştur.

ARMSTRONG-VICKERS

1912'de aynı adlı İngiliz firmasının memur, teknisyen ve işçileri tarafından kurulmuştur. 1914'te hükümetçe kapatılmıştır.

TÜRK İDMAN OCAGI

1912'de kurulmuştur. 1.Dünya Savaşı sırasında kapanmıştır.

SARIYER SPOR KULÜBÜ

1923'te kurulmuştur.

İSTANBUL SPOR KULÜBÜ

İstanbul Erkek Lisesi öğrencileri tarafşndan 1926'da kurulmuştur.

KARAGÜMRÜK SPOR KULÜBÜ

1926'da kurulmuştur. Halen faaliyetini sürdüren kulüp büyük başarılar kazanmıştır.

FERİKÖY SPOR KULÜBÜ

1927'de kuruldu.

GÜNEŞ SPOR KULÜBÜ

1923'te çok güçlü futbolcularla kurulan kulüp 10 yıldan fazla bir süre varlığını sürdürdü.


İZMİR KULÜPLERİ

KARŞIYAKA SPOR KULÜBÜ

1912 yılında "Karşıyaka Terbiye-i Bedeniyye Kulübü" adıyla kuruldu. İzmir'in işgali sırasında tüm İzmir takımları gibi faaliyetini bir süre kestikten sonra yeniden canlanan Karşıyaka , öncelikle "Karşıyaka Gençlerbirliği" , daha sonra "Karşıyaka Spor Kulübü" adlarını aldı. 'K' , 'S' , 'K' harflerinin eski dilde okunuşlarından oluşan "KAF-SİN-KAF" sözüyle ölümsüzleşti ve Türk futbolunun en başarılı kulüplerinden oldu.

ALTAY SPOR KULÜBÜ

1914'te "Hilal" adıyla kuruldu. Kısa süre sonra "Altay" adını aldı. İşgal sırasında faaliyetlerine ara verdikten sonra yeniden çok güçlü bir şekilde futbola başlayan Altay, 1923-1924 sezonunda ilk İzmir Futbol Ligi'nin şampiyonluğunu kazandı. Daha sonraki yıllarda da başarılarına devam eden Altay 1. Profesyonel Futbol Ligi'nde 3 büyüklerden sonra en çok kalan takım ünvanına sahiptir. 2. lige düştüğü 2 sezonda da hemen o sene 2.lig sampiyonluğunu kazanarak 1. lige dönmüştür.

İZMİR İDMAN YURDU

1919'da Yunan işgali sırasında işgalcilere karşı bır hırsla kurulan kulüp, Rum takımlarına karşı aldığı başarılarla adını duyurmuştur. Çok ünlü kişilerin oynadığı futbol takımında eski başbakanlarımızdan Adnan Menderes de yer almıştır. İzmir kurtulduktan kısa süre sonra dağılmıştır.

ALTINORDU SPOR KULÜBÜ

1923'te Altay'dan ayrılan bazı futbolcular tarafından kuruldu ve kısa sürede büyük başarılar kazandı. İzmir'in en başarılı kulüplerinden biri olan Altınordu, günümüzde yaşadığı bazı sorunlara rağmen Türk futbolunda çok önemli bir yere sahiptir.

İZMİRSPOR

Türkiye'de futbol ilk defa 1900 yılında İzmir'de başlamıştır. Bu tarihte ülkemizde kurulan ilk kulüpler ise azınlıkların İzmir'de kurmuş olduğu Panoinios, Apollon ve Peleops kulüpleridir. Azınlıkların kurduğu bu takımlar sayesinde futbolla tanışan İzmir halkı 1912 yılında Karşıyaka Kulübü'nü 1914 yılında da Altay Kulübü'nü kurarak Türk Futbolu'nun temellerini atmışlardır. Bunun ardından yine azınlıkların kurduğu Garibaldi ve Maccabi takımlarıyla birlikte kulüp sayısı da hızla artarak, ülkenin diğer yörelerindeki futbol hareketlerine öncülük edilmiştir. Türkiye'de futbolun resmi organizasyonu ise 1923 yılında Türkiye Futbol Federasyonu'nun kurulmasıyla sağlanmıştır. İşte İzmirspor Kulübü'nün kuruluşu da bu döneme isabet eder.

Bugünki adıyla İzmirspor Kulübü, 1923 yılında Eşrefpaşa semtinin ileri gelenleri tarafından, muhitin gençlerine yararlı faaliyetler kazandırmak amacıyla Turuncu-Siyah renklerle ve Altınay Kulübü adıyla kurulur. Bundan birkaç ay sonra Eşrefpaşa semtinin alt tarafında Altıntaş'ta kurulan Kırmızı-Siyah renklere sahip Sakarya Kulübü ile Altınay Kulübü zamanla semt içi sıkı bir rekabete girişirler. İki kardeş ekibin arasındaki bu tatlı rekabetin gittikçe sertleşmesi üzerine camianın ileri gelenleri bunları ortak bir çatı altında birleştirmeyi uygun görürler. Yapılan ortak çalışmalar sonucunda, 28 Kasım 1930 tarihinde, Altınay ve Sakarya kulüpleri bir çatı altında birleştirilerek İZMİRSPOR kurulur. Bu yeni takımın renkleri de çekirdeğini oluşturan eski kulüplerden tamamen farklı olarak MAVİ-BEYAZ 'dır. Oluşturulan bu karma ekip, aynı zamanda iki camianın bir araya getirilmesinin gücünü de kendisinde topla*****, başarılı ve güçlü bir ekip olmuştur.

İzmirspor adıyla yapılan ilk resmi maç ise, 23 Ocak 1931 tarihinde Alsancak Stadı'nda o zamanın yine bir İzmir ekibi olan Türkspor ile yapılmış ve bu maç da 5-0 gibi farklı bir sonuçla kazanılmıştır. Daha sonra İzmirspor takımı, 30 Mayıs 1931 yılında Yunanistan'ın Sakız Adası'na giderek burada ilk dış temaslarını gerçekleştirir. Burada, adanın güçlü ekiplerinden Lelaps ve Astrips takımlarıyla bir dizi maçlar yapılır.

Yine aynı yıl 29 Ekim 1931 tarihinde İzmirspor için diğer önemli bir olay daha gerçekleşecektir. Bu tarihte, Malül Gaziler Kupası'nda Karşıyaka futbol takımı ile yapılacak olan bir maç için, zamanın Birinci Ordu Komutanı olan, Fahrettin Altay Paşa, diğer askeri erkan ve yine zamanın İzmir Valisi Kazım Dirik Paşa da maçı seyretmeye gelirler. Soyunma odasında futbolculara moral vermek isteyen Fahrettin Altay Paşa, yurt dışından getirilen Mavi-Beyaz çubuklu formaları görünce, bunların yıllarca karşısında savaşlar verilen Yunan bayrağına benzediğini düşünmüş ve bu renklerin acilen değiştirilmesini istemiştir. Bunun üzerine takım, acilen İzmir (Atatürk) Lisesi' nden getirilen Sarı-Mor formalarla maça çıkmış, daha sonra da takımın forma renginde küçük bir değişiklik yapılarak bugünkü renkleri olan LACİVERT-BEYAZ renkler kabul edilmiştir.

Türkiye'de futbolun diğer yörelerde de hızla gelişmeye başlamasıyla, hepsi birer semt takımları halinde olan İzmir takımlarının diğer illerle rekabet gücünü arttırmak amacıyla 1937 yılında birleştirilmesi fikri ortaya atılır. Bu fikir çerçevesinde kulüplerin ileri gelenleri bir araya gelerek yaptıkları bir dizi çalışmalar sonucunda; İzmirspor ve Göztepe birleşerek DOĞANSPOR, Altınordu-Altay ve Bucaspor bierleşerek ÜÇOK, Bornovaspor ve Karşıyaka birleşerek YAMANLAR kulüplerini oluştururlar. Fakat bu birleşme de çok verimli olmaz ve ekipler kendi kimliklerinde bir türlü feragat edemedikleri için sezon sonunda birleşme tekrar dağılır. Bu dağılmadan sonra İzmirspor, kısa bir süre ATEŞSPOR adıyla faaliyetine devam ettiyse de sonunda bu gün kadar İzmir'imizin adını taşıyan tek ekip olarak yaşamını sürdürmeyi başarmıştır.

Önceleri mahalli ligler halinde oynanan Türkiye Ligi karşılaşmalarının Milli Lig haline getirilmesiyle, Türkiye Futbol Ligleri kurulur. Türkiye Birinci Futbol Ligi tarihinde ilk resmi lig maçı, İzmirspor ile Beykoz kulüpleri arasında oynanmış ve hakem olarak Osman YEŞEREN tarafından yönetilmiştir. 21 Şubat 1959 tarihinde oynanan bu tarihi maçta İzmirspor Beykoz'u 2-1 yenerek Türk futbol ligi tarihine geçer. Ayrıca resmi liglerdeki atılan ilk gol de yine bu maçta İzmirspor'lu Özcan ALTUĞ tarafından, Beykoz kalecisi Sıtkı'ya atılan goldür.

İzmirspor futbol takımı, o yıllardan beri yıllarca Türkiye Birinci, İkinci ve Üçüncü liglerinde mücadeleler vermektedir. Bunların içinde sevinçili ve üzüntülü çeşitli dönemler geçirmiştir. Türkiye Birini Ligi'nde 9 yıl mücadele etmiş ve ligde zaman zaman ses getirecek başarılara da imzalar atabilmiştir.

1946-1948 yılları arasında kulübün bu günki merkez yönetim binası, spor okulları, halı sahalar ve spor ve düğün salonlarının bulunduğu arazi İzmir Belediyesi'nden satın alınmıştır. Buraya o yıllarda sadece bir semt sahası ve kulüp binası yapılabilmiş daha sonra 1973 yılında bugünkü modern binalar ve tesisler kurulmuştur. Eski idman tesislerinin bulunduğu yıllardaki adıyla " Talebe Çayırı " denilen bu tesislerden seneler boyunca Metin Oktay, Tarık Gencay, Seyfi Talay, Samiz Özok, B.Mustafa ve onlar gibi unutulmaz futbolcular yetişmiştir. Bunlardan Metin Oktay futbolda bütün Türkiye'nin gururu olmuştur. İzmirspor ve Galatasaray formaları altında sadece lig maçlarında toplam 217 gol gibi bir rekorun da sahibidir.

Talebe Çayırı'nın imara açılmasıyla aynı yere çevre halkının Gökdelen adını verdiği apartman siteleri ve bugünki merkez binalar yapılır. Daha sonra bu apartmanların önemli bir bölümünün satılmasıyla da 1975 yılında, bu gün için paha biçilemeyen İnciraltı arazisi satın alınır. Daha sonra buraya kurulan ve yakın tarihimize kadar bir çok bölümünün yapımı devam etmiş olan bu arazide bugün, İzmirspor'un tüm ekibiyle konaklama ve kamp yapabileceği meşhur İnciraltı tesisleri mevcuttur. Bu sayede İzmirspor kulübü çok sayıda sporcusunu bir arada kampa alabileceği, konaklama ve beslenme ihtiyaçlarını karşılayabileceği, ayrıca tertemiz bir havada yeşillikler içinde idman yapabileceği Türkiye'de çok az kulübün sahip olabildiği bir ayrıcalığa sahiptir. İzmirspor camiası bu sayede, kulüplerin kendi kamp ve idman tesislerine sahip olması konusunda ülke çapında da bir ilke imza atmış olmanın haklı gururunu yaşamaktadır. Resmi anlamda ilk defa 1978 yılında oluşturulan Spor Okulları çatısında, kulübün Hatay-Bahçelievler ve İnciraltı'ndaki tesislerinde her yıl çeşitli branşlarda 1700 kadar sporcu eğitim görmektedir. Spor okulları, amatör ve genç alt yapılar ve profesyonel futbol takımlarındaki bu kadar çok sayıdaki sporcunun yetiştiği bir kulüp olması İzmirspor'un İzmir ve Türk Sporu'ndaki yerinin öneminin bir kanıtıdır. Bu amatör ve genç branşlardan yetişen sporcular özellikle futbol alanında Türkiye'nin dört bir yanındaki kulüplerde ve milli takımlarda yaygın olarak spor yapmaktadır. Her yıl transfer dönemlerinde İzmirspor'lu futbolcular; Fenerbahçe , Beşiktaş ve Galatasaray gibi liglerin kaderini belirleyen takımların ve İzmirspor'daki sporcu verimliliğinin farkına varan zengin takımların takibindedir.
NOT: İzmirspor tarihi bilgilerindeki katkılarından dolayı Sayın Selahattin Aryal'a teşekkür ederim.

GÖZTEPE SPOR KULÜBÜ

1925'te Altay'dan ayrılan bazı futbolcular tarafından Göztepe semtinde, Sarı-Kırmızı renklerle kuruldu. Kazandığı sayısız şampiyonlukların yanı sıra Avrupa Kupalarında da çok büyük başarılar elde etti. Türk futbolunun en güçlü kulüplerinden biri olan Göztepe son yıllarda 2. ligden 1. lige çıkma uğraşı vermektedir.

ÜÇOK SPOR KULÜBÜ

1937'de Altay, Altınordu, Buca kulüplerinin birleşmesiyle oluştu, 2 yıl sonra kapandı.

DOĞANSPOR KULÜBÜ

1937'de Göztepe, İzmirspor, Egespor kulüplerinin birleşmesiyle oluştu, 2 yıl sonra kapandı.



ÖZLÜ SÖZLER

Fikirlerini ve söylediklerini asla kabul edemem..Ama onları söyleme hakkını ölünceye kadar savunurum.."
Voltaire

Açlıktan ölmek üzere bulunan bir köpeği kurtarınız, sizi ısırmayacaktır. İnsan ile köpek arasındaki başlıca fark budur"
Mark Twain

Adalet topaldır, ağır ağır yürür, fakat gideceği yere er geç varır.
Mirabeau

Akıllı adam aklını kullanır. Daha akıllı adam başkalarının da aklını kullanır.
Bernard Shaw

Akıllı görünme çabası, çoğu zaman akıllı olmayı engeller.
La Rochefoucauld

Akıllı kimsenin lisanı kalbindedir. Düşünerek söyler.
Hz.Ali (r.a.)

Akıllı konuşur, çünkü onun söylemek istedikleri var; aptal konuşur, zira kendinin bir şeyler söylemek mecburiyetinde olduğunu sanır.
Plato

Aklın güzelliği dil ile, dilin güzelliği söz ile, kişinin güzelliği yüz ile, yüzün güzelliği göz ile belli olur.
Yusuf Has Hacip

Alkış zayıfların amacı ve sonudur.
C.Colton

Alkışı en sessiz karşılayan,alkışı haketmiş demektir.
Emerson

Anı yazmak, ölümün elinden bir şey kurtarmaktır.
Andre Gide

Aptalın sevgisi, ayının sevgisidir; kini sevgidir, sevgisi kindir.
Mevlana

Ayakta ölmek, diz üstü yaşamaktan daha iyidir.
G.Washington

Bana "Seni anlamıyorum" demen hak etmediğim bir övgü, fakat senin de hak etmediğin bir sövgüdür.
Halil Cibran

Bana arkadaşını söyle,sana kim olduğunu söyleyeyim.
Cervantes

Bana bir harf öğretenin kölesi olurum.
Hz.Ali (r.a.)

Başarılarını gizlemek, en büyük başarıdır.
La Rochefoucauld

Başarının sırrı , uğraşılan konuya hakim olmaktır.
Benjamin Disraeli

Başkalarını hep bağışla, kendini hiç bağışlama.
Syrus

Başkalarının bilgisi ile bilgin olsak bile ancak kendi aklımızla akıllı olabiliriz.
Montaigne

Başkalarının kusurlarını tartarken, parmağıyla terazinin kefesine bastırmayan insan pek enderdir.
Baron Langenfauld

Başkası düştü mü "çürük tahtaya basmasaydı" deriz.Kendimiz düşünce,bastığımız tahtanın çürük olmasından şikayet ederiz.
Cenab Şahabettin

Başkasından üstün olmamız önemli değildir. Asıl önemli olan şey, dünkü halimizden üstün olmamızdır.
Hint Atasözü

Bende 1 yumurta var, sende 1 yumurta var. Ben sana 1 yumurta versem, sen bana bir yumurta versen, bende 1 yumurta sende 1 yumurta olur.Bende 1 bilgi var, sende 1 bilgi var. Ben sana 1 bilgi versem, sen bana 1 bilgi versen, bende 2 bilgi, sende de 2 bilgi olur.
Konfüçyüs

Bilgi bir ışık gibidir. Onu kullanırsanız daha parlak olur, kullanmazsanız söner.
Alexander Everett

Bu sene taytın üzerine giyilen tunikler çok moda!!! Yandaki resmi ele aldığımızda siyah taytın üzerine siyah ve gri tonlarınyla ve beli saran kurdelesiyle kombinasyonu tamamlanan bu tunik şık ve aynı zamanda da spor bir görünüme sahiptir.